Ali Babacan, bitmek bilmeyen iddialara etkileyici bilgi notuyla cevap verdi; gerçekler ve açıklamalar bu satırlarda buluşuyor.
Son dönemde Türkiye siyasetinin önemli aktörlerinden DEVA Partisi, kamuoyunda sıkça tartışılan isimlerin başında geliyor. Özellikle CHP mensuplarıyla sosyal medya üzerinden yaşanan gerilimler ve DEVA Partisi içindeki sert açıklamalar gündemi yoğun biçimde meşgul ediyor. DEVA Partisi içerisinde yaşanan bu sert tartışmalar, partinin kamuoyundaki algısını etkilerken, parti lideri Ali Babacan’ın siyasi duruşu ve gelişmelerle ilgili açıklamaları büyük önem kazanıyor.
DEVA Partisi’nin siyaset sahnesindeki konumu, diğer muhalefet partileriyle olan ilişkileri ve Ali Babacan’ın parti kurucusu olmasının ötesinde, sürekli olarak gündeme gelen AK Parti ile ilişkisi hakkında çeşitli spekülasyonlar yapılması, konunun ciddiyetini artırıyor. Bu karmaşık siyasi tabloda Babacan, hem partisi hem de ülke siyasetindeki rolüne dair güçlü açıklamalar yaparak kamuoyunu bilgilendirmeyi sürdürüyor.
Babacan, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında CHP ile geçmişte oturup görüşmeler gerçekleştirdiklerini, dolayısıyla diğer muhalefet kanallarıyla diyalog kapılarının kapalı olmadığını belirtti. Bununla birlikte, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Recep Tayyip Erdoğan’ın düzenlediği resepsiyona katılması, siyasi çevrelerde önemli yankılar uyandırdı. Bu katılım sırasında, AK Parti’nin ekonomiden sorumlu eski Bakanı Mehmet Şimşek ile ayak üstü yaptığı kısa görüşme, özellikle basında ve sosyal medyada geniş çapta yorumlandı ve tartışmalara yeni boyutlar kazandırdı.
Söz konusu gelişmelerin ardından, parti içi ve dışındaki spekülasyonları gidermek amacıyla DEVA Partisi, detaylı bir Sıkça Sorulan Sorular (SSS) formatında bilgilendirme notu yayımladı. Bu açıklamada, Babacan ve DEVA Partisi’nin AK Parti ile durumlarına ilişkin yanlış anlaşılmalara yer vermeden net yanıtlar sundu. Böylece hem parti tabanını hem de kamuoyunu aydınlatmayı hedeflediler.
Babacan’ın, AK Parti’den ayrılma kararının arkasındaki temel nedenler oldukça kapsamlı ve siyasetin etik değerlerine bağlı bir perspektiften kaynaklanmakta. Ali Babacan’ın açıklamalarına göre; ayrılık kararı, tamamen kişisel anlaşmazlıklardan değil, AK Parti’nin kuruluşunda benimsediği ilkelerden ve temel değerlerden giderek uzaklaşmasıyla ilgilidir. Bu süreçte en önemli nedenler arasında adaletsizlik, hukuka aykırılık, liyakate dayanmayan kadrolaşma politikaları, demokratik istişare mekanizmalarının terk edilmesi ve yolsuzluklarla mücadelede eksik irade gösterilmesi sayılabilir.
Ali Babacan, bu nedenlerle AK Parti’de devam etmenin kendisi için mümkün olmadığını belirterek, ülke siyaseti için daha kapsayıcı ve çok sesli bir yapı oluşturulması gerektiğini vurgulamaktadır. Babacan, Ak Parti’nin kurucu üyeleri arasında yer aldığını, partinin başlangıçtaki ilke ve programını hâlen desteklediğini, ancak mevcut yönetim anlayışındaki değişim eksikliği sebebiyle bu mücadeleyi DEVA Partisi çatısı altında sürdürme kararı aldığını net ifadelerle ortaya koymaktadır.
Bununla birlikte, AK Parti’den geri dönüş veya yeniden ortaklık ihtimaline yönelik olarak Babacan, bu seçeneğin şu anda gerçekçi olmadığını açıklamıştır. Onun perspektifinde AK Parti’deki mevcut sorunlar yerinde durmakta ve yönetim içinde bu sorunların farkında olunmasına rağmen, bir değişim iradesi hissedilmemektedir. Bu durum, iki taraf arasında oluşabilecek herhangi bir yakınlaşmanın önündeki temel engeli oluşturmaktadır.
Ekonomiye dair spekülasyonlara karşı ise Babacan, sadece belirli bir görev için değil, ülke yönetiminin tamamına hazır olduklarını ifade ederek, yaptıkları işleri ve ortaya koydukları programları vurgulamaktadır. Ülkenin karşı karşıya olduğu ekonomik sıkıntıları çözme isteği ve kapasitesine sahip olduklarını belirtirken, siyasi arenadaki dedikodulara prim vermemeleri gerektiğini açıklamıştır.
Ali Babacan’ın AK Parti’den ayrılış süreci de açıklığa kavuşturulan konular arasında. 2019 yılında tamamen kendi iradesiyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yüz yüze görüşmeler yaparak partiye veda eden Babacan, partiden ihraç edilmemiş, gönüllü bir biçimde yollarını ayırmıştır. Bu ayrılık süreci, parti içinde ve kamuoyunda farklı algıların oluşmasına rağmen her iki tarafın da süreci olgunlukla yürüttüğünü göstermektedir.
Ayrılık sonrası Erdoğan’ın babacan’a dair yaptığı açıklamalarda, farklı görev tekliflerinde bulunduğu, fakat Babacan’ın bu tekliflere olumlu yanıt vermediği belirtilmiştir. Erdoğan, ayrıca birlik çağrısı yaparken, ummetin bölünmemesi gerektiğini ve bu konuda babacan’a sorumluluklar yüklemiştir. Bu açıklamalar iki siyasetçi arasındaki politik ve kişisel dinamiklerin karakteristik bir yansıması olarak değerlendirilmelidir.
Yorum Yap