AB Komisyonu’nun 2025 Türkiye Raporu’nu keşfedin! Gelişmeler ve beklentiler hakkında merak ettikleriniz burada. Detaylar için tıklayın!

AB Komisyonu, Türk dış politikası ve ülkenin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinin değerlendirilmesine dair 2025 Genişleme Paketi’ni açıkladı. Bu paket, Türkiye ile birlikte Sırbistan, Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya, Bosna-Hersek, Kosova, Ukrayna ve Moldova’nın durumunu kapsamaktadır. AB’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos, bu ülkelerle ilgili değerlendirmelerin jeopolitik dinamikler çerçevesinde gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Kos, Avrupa’nın kendi demokratik değerlerini savunması adına daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini ifade etti. Bu bağlamda, Türkiye’nin stratejik bir ortak olarak, özellikle Doğu Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde ortak çıkarları bulunduğunun altını çizdi.
Ancak Kos, Türkiye’nin iç durumuna dair kaygılarını da dile getirerek, demokratik standartlar ve hukukun üstünlüğü konularında eleştirilerde bulundu. Özellikle, Türkiye’nin katılım müzakerelerinin 2018 yılından bu yana duraksadığına dikkat çekti. Türkiye’nin, AB’nin demokratik değerlere bağlılık gibi konuları göz önünde bulundurarak ilerlemesi gerektiği ifade edilirken, Türkiye’nin bu süreçte bir aday ülke olarak yeniden dikkate alınması gerektiği vurgusu yapıldı.
AB’nin Genişleme Stratejisi
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, mevcut iç süreçlerin genişleme önünde bir engel teşkil etmemesi gerektiğini belirtti. Amor, AB’nin genişleme sürecini zorlaştıran engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini savunarak, genişleme hedefinin ancak iç süreçlerin reforme edilmesiyle mümkün olabileceğini ifade etti. Özellikle, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin önemine değinerek, Türk hükümetinin gerekli adımları atmasını ve iç süreçlerin dışarıda kendisine baskı oluşturmasını engellemesi gerektiğinin altını çizdi.
Göç Politikası
Türkiye’nin, göç politikası bağlamında, özellikle İran ile kara sınırlarını denetleme kapasitesini artırdığı belirtilmiştir. Ülkede geçici koruma altındaki Suriyeliler dahil olmak üzere 2,7 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıldığı ve bu kişilere yönelik önemli desteklerin sağlandığı ifade edilmiştir. Türkiye’nin bu süreçteki rolü, hem insani yardımların sunulması hem de uluslararası toplumda güçlü bir aktör olarak tanınması açısından hayati önem taşımaktadır.
Raporda, Türkiye’den Avrupa Birliği’ne gelen göçmen sayısının 2025’in ilk yarısında 15 binden az olduğu, bu durumun ise bir önceki yıla oranla belirgin bir düşüşü işaret ettiğine dikkat çekilmiştir. Dış politika alanında Türkiye’nin, doğrudan görüşmeler yapma ve arabuluculuk rolü üstlenme konusundaki çabalarıysa, birçok karmaşık uluslararası sorunun çözümüne yönelik önemli adımlar olarak değerlendirilmiştir.
Dış Politika Yaklaşımları
Türkiye’nin, dış politika ve bölgesel meselelerdeki kararlılığı, AB ile olan ilişkilerde etkinlik sağlama çabasıyla bütünleşmektedir. Raporda, Türkiye’nin dış politikasını AB ile uyumlu hale getirme konusunda pek az siyasi irade gösterdiği ve bunun iki taraf arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi önünde bir engel teşkil ettiğine dikkat çekilmiştir. Ancak Türkiye, jeopolitik zorlukların artmasıyla birlikte, daha aktif ve çok katmanlı bir dış politika izlemeye devam etmekte ve bu durum, ilerleyen dönemlerde AB ile işbirliğini kuvvetlendiren fırsatlar sunma potansiyelini taşımaktadır.
Ayrıca, Türkiye’nin Batı Balkanlar politikası, AB’nin bölgesel istikrar, Avrupa-Atlantik entegrasyonu ve ekonomik kalkınma hedefleri doğrultusunda şekillenmektedir. Türkiye’nin, Bosna-Hersek ve Kosova gibi ülkelerdeki barış koruma faaliyetlerine de önemli katkılarda bulunduğu belirtilmektedir. Tüm bu çabalar, Türkiye’nin hem bölgesel bir aktör olarak hem de uluslararası düzeydeki rolünü pekiştirmesine yardımcı olmaktadır.
Ekonomik Gelişmeler ve Sonuçlar
Türkiye’nin ekonomik durumu da raporda detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Ülkenin piyasa ekonomisinin işlediği ve belirli ilerlemeler kaydettiği ifade edilmiştir. Ancak, iç talepte yaşanan zayıflama nedeniyle ekonomik büyümenin yavaşladığı ve buna karşın dış pozisyonun güçlendiği gözlemlenmiştir. Türkiye, enflasyon ile mücadele konusunda sıkı para politikalarını sürdürdüğü ancak enflasyon seviyelerinin hala yüksek seyrettiği konusunda uyarılar yapılmıştır.
Tüm bu unsurlar, Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinde karşılaştığı zorlukları ve fırsatları ortaya koyarken, ekonomik entegrasyonun artırılmasının gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Türkiye’nin, AB içindeki rekabet gücünü artırmak ve uzun vadeli büyümeyi desteklemek adına çeşitli önlemler alması gerektiği de raporda önerilmektedir. Bu çerçevede, Türkiye’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi ve yenilenebilir enerjilere olan yatırımlarını artırması yönünde çabalarını sürdürmesi oldukça önemlidir.






















Yorum Yap