5 çocuğunu kaybeden bir annenin dramatik yangın mücadelesini ve başlayan mahkeme sürecini keşfedin! Siz de yorumlarınızı paylaşın!

Selçuk ilçesi Cumhuriyet Mahallesi Tavşantepe mevkisinde yaşayan Sinem Melisa Akcan’ın trajik hikayesi, Türkiye’deki aile yapısına, toplumsal sorunlara ve çocukların korunması konusuna dikkat çekmektedir. Sinem Melisa Akcan, eşi Hakan Akcan cezaevinde olduğu için beş çocuğunun bakımını üstlenmek zorunda kalmış bir annenin dramını yaşamaktadır. Ailesinin geçimini hurdacılık yaparak sağlamakta olan Melisa Akcan, bir akşam üstü ihtiyaçlarını karşılamak için evden çıkarak hurda toplamaya gitmiştir. Bu sırada evde bir yangın çıkmış ve bu olayın sonuçları ağır olmuştur. Çoğu zaman zorlu yaşam koşulları altında varlık mücadelesi veren aileler, bazen istenmeyen sonuçlarla karşılaşabiliyorlar.

Melek Akcan, evde bıraktığı 5 çocuğundan 3’ünü yangında kaybetmiş, diğer 2 çocuk da hastaneye kaldırılmasına rağmen kurtarılamamıştır. Bu olay, sadece bir anne için değil, aile için büyük bir yıkım demektir. Alevlerin kısa sürede evi sarması ve yaşanan bu dehşet, çevredeki herkesin yüreklerini dağlamıştır. Yangından sonra yapılan incelemelerde, evin kapısının kilitli olduğu tespit edilmiş, dolayısıyla çocukların çıkma şansı olmamıştır. Yangın söndürülmüş olsa da, kaybedilen canlar geri getirilememiştir.
Hayatının En Karanlık Günleri

Melisa Akcan, çocuklarını kaybettikten sonra yaşadığı derin acı, ruhsal bir çöküntüye yol açmış ve hastaneye kaldırılmasına neden olmuştur. Taburcu olduktan sonra ifade vermek üzere polis merkezine götürülmüş, ardından gözaltına alınmıştır. Hükümet, bir suçtan dolayı cezaevinde bulunan eşi Hakan Akcan’a yönelik bir şikayet olmadığını belirtmiştir. Bu durum, Endişe verici bir tablo çizmektedir. Feminen şiddet ve sosyal yardımlar konusunda gereken tedbirlerin alınması gerektiği ortadadır. Özellikle çocukların korunması ve annelerin desteklenmesi için daha fazla strateji geliştirilmesi gerekmektedir.
Hukuki süreç içinde, Melisa Akcan hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma” suçlamasıyla yirmi yıla kadar hapis cezası istenmiştir. Ancak, mahkeme, olayın özelliği ve Melisa’nın koşullarını dikkate alarak ceza verilmesi gerektiğine hükmetmemiştir. Mahkeme heyeti, Akcan’ın çocuklarını aynı odada uyutmak için elektrik sobasını açık bıraktığını, bu durumun da çocukların üşümesi veya hastalanması ihtimaline karşı koruyucu bir önlem olarak değerlendirildiğini belirtmiştir. Bu durum, Melisa’nın niyetinin kötü olmadığını ortaya koyar.

Mahkeme Sürecinin Önemli Noktaları
Sonuç olarak, Melisa Akcan’ın durumu, yalnızca bireysel bir vaka olmaktan öte, toplumdaki sosyal adaletsizliğin ve aile çatışmalarının bir yansımasıdır. Mahkeme heyeti, “tam bir vicdani kanaatle” karar vererek, akraba ve tanıdıkları da olmayan bu ailenin yaşadığı içler acısı durumun dikkate alındığını göstermiştir. Bu olay, gelecekte benzer trajedilerin yaşanmaması adına, hem yasaların hem de toplumsal desteğin daha etkin hale gelmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

























Yorum Yap