Kent ömrü, süreksiz yerleşimler ve kişisel yalıtılmışlığın aidiyet hissini zayıflatarak derin toplumsal bağlantıları zorlaştırdığını lisana getiren Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, yalnızlığın nedenleri, muhtemel faydaları ve ziyanları ile birey üzerindeki tesirleri hakkında bilgi verdi.
Başkalarına alan açmayan biri, sonunda yalnızlıkla karşılaşabilir!
Modern dünyada yalnızlığın sosyolojik ve ruhsal birçok nedenden kaynaklanan karmaşık bir olgu olduğunu söz eden Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Eskiden köylerde beşerler birbirine bağımlıydı ve toplumsal etkileşim yüksekti. Lakin günümüzde bireyler yalıtılmış konutlarda ve süreksiz yerleşimlerde yaşadıkları için aidiyet duygusu gelişmiyor ve derin toplumsal ilgiler kurmak zorlaşıyor” dedi. Yalnızlığın ruhsal nedenlerine değinen Aydın, “Bu yüzyılın en büyük sorunlarından biri olarak narsisizm, kişinin kendini çok değerli ve hayatın merkezinde görmesi, başkalarından üstün olduğunu düşünmesidir. Bu bakış açısıyla yaşayan bir birey, öteki insanlara alan açmaz ve fedakarlık yapmaktan kaçınır. Bu tek kişilik dünyada ötekine yer olmadığı için, kişi sonunda yalnızlıkla karşı karşıya kalabilir. Birtakım beşerler, dışlanmışlık, hayal kırıklıkları yahut bağlara dair olumsuz beklentiler nedeniyle yalnız kalmayı seçerler. Geçmişte yaşanan olumsuz tecrübeler, gelecekteki ilgilerde de misal sonuçların yaşanacağına dair bir endişe yaratabilir. Bu endişelerle başa çıkmak için, beşerler toplumsal bağlardan kaçınmayı tercih edebilirler” açıklamasını yaptı.
Yalnızlık, kişinin istediği üzere yaşamasına imkan tanır!
Yalnız olmanın, beraberinde dezavantajlar getirse de birebir vakitte bir konfor da sağladığını lisana getiren Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Hesap soran kimsenin olmaması, birileri için bir şey yapma ihtiyacının olmaması, kişinin istediği üzere yaşamasına imkan tanır. Kimi beşerler bu konfordan vazgeçmek istemezler ve bu yüzden yalnızlığı tercih ederler” dedi. Kapitalist dünyada, birçok insanın motivasyon kaynağının maddi sıkıntılar olduğuna dikkat çeken Aydın, “Bir ilginin maddi dönüşü olmadığında, o alakayı derinleştirmenin manasını sorgulayan beşerler, ilgilerden kaçınabilirler. Maddiyatın temel motivasyon olduğu bir ömürde, derin toplumsal bağlar kurmak zorlaşır” formunda konuştu.
Kalabalık içinde de yalnızlık hissi yaşanabilir!
İnsanların yalnız hissetmeleri ile toplumsal izolasyon ortasında temas eden birtakım noktalar olmakla birlikte, her yalnız insanın yahut yalnız hisseden kişinin toplumsal olarak izole olduğunu söylemenin mümkün olmadığını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Yalnızlık, kişinin etrafında kimsenin bulunmaması manasına gelmez; bilakis, kalabalıklar içinde de yalnızlık hissi yaşanabilir” dedi. Çok çocuklu bir ailede büyüyen bir çocuğun yahut ağır bir sivil toplum kuruluşunda yer alan bir bireyin kendini yalnız hissedebileceğini kaydeden Aydın, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Bu durum, kişinin bulunduğu ortama, duruma ve öteki bireylere aidiyet hissetmemesi ile ilgilidir. Kişi, bulunduğu ortamda kendini pahalı, sevilebilir, takdir edilen bir modül olarak görmüyorsa, etrafındaki insan sayısından bağımsız olarak yalnızlık hissedebilir. Çok çocuklu ailelerde rekabet ve kıyaslama, bir çocuğun kendini aileye ilişkin hissetmemesine yol açabilir. Toplumsal izolasyon, bireyin başkalarından fizikî olarak ayrılmasıyken, yalnızlık öznel bir tecrübedir ve olumlu ya da olumsuz olabilir. Toplumsal izolasyon ve yalnızlık kesişebilir lakin birebir şey değildir.”
Yalnızlık, yaratıcı bireylerin üretkenliklerini artırabildikleri bir süreç olabilir!
Yalnızlığın bireyin içsel bir tecrübesi olduğunu yineleyen Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Kişisel problemlerini düşünme, kendini ve öbür beşerlerle bağlarını sorgulama ve yaratıcı süreçlerde bulunma vakitleri olarak tanımlanabilir” dedi. Bu bağlamda, yalnızlığın her vakit olumsuz bir durum olarak görülmemesi gerektiğine işaret eden Aydın, “Aksine, yaratıcı bireylerin üretkenliklerini artırabildikleri, derin kanılara dalarak kendilerini ve dünyayı daha âlâ anlayabildikleri bir süreç olabilir. Bir şairin geceleyin yalnız başına kaldığında şiir yazması, yalnızlığın yaratıcı süreçler için ne kadar değerli olabileceğini gösteriyor. Benzeri biçimde, başarılı mühendisler de uzun saatler boyunca öteki insanlardan izole bir formda çalışarak büyük projelere imza atabilirler. Bu cins yalnızlık, tercih edilmiş ve ülkü maksatlara ulaşmak için gerekli bir süreçtir. Bu süreçte birey, toplumsal açıdan izole olmanın bedelini öderken, birebir vakitte büyük bir tatmin ve huzur duygusu yaşar” tabirlerini kullandı.
Yalnızlık, bireyde derin duygusal yaralar oluşturuyorsa ziyanlı hale gelir!
Ancak yalnızlığın, dozu ayarlanmadığında bireyi zehirleyebilecek bir ilaç üzere olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Pandemi sonrası devirde, insanların daha fazla yalıtıldığı ve toplumsal etkileşimlerinin azaldığı gözlemlendi. Bu durum, yalnızlığın hangi noktada bir soruna dönüştüğünü sorgulamamıza neden oldu” dedi. “Eğer yalnızlık, bireyde derin duygusal yaralar oluşturmaya başlıyorsa, sevilmediğini, hayatta bir yerinin olmadığını ve aidiyet hissinin eksik olduğunu hissetmesine yol açıyorsa, bu durum yalnızlığın ziyanlı bir hale geldiğini gösterir” diyen Aydın, kelamlarını şöyle tamamladı: “Yalnızlığın bireyin fizikî ve ruhsal sıhhati üzerinde olumsuz tesirleri olabilir. Yalnızlık hissi uyku sorunlarına, gerilimin artmasına ve bu gerilimin bedende çeşitli sıhhat meselelerine yol açmasına neden olabilir. Yalnız bireylerin obezite, tansiyon sorunları, depresyon ve anksiyete bozukluğu üzere psikiyatrik hastalıklara yakalanma olasılıkları daha yüksektir. Bu bireyler, ruhsal açıdan daha dertli ve kaygılı olma eğilimindedir.”
Yorum Yap